'Biz hekimler yaşamak istiyoruz'

Edirne Tabip Odası Başkanı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, 'Hekimler tükenmişlik sendromu yaşıyor. İntihar olayları ile birlikte hekimlere  şiddet artıyor. Biz hekimler ölmek değil, yaşamak istiyoruz' dedi.

TAKİP ET

Hekimlerin her geçen gün çok zor şartlar altında çalıştıklarını ve son olarak 3 meslektaşlarının intihar ettiğini belirten Edirne Tabip Odası Başkanı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, “Biz hekimler ölmek değil, yaşamak istiyoruz” dedi. Yönetim Kurulu Üyeleri basın toplantısı düzenleyen

Edirne Tabip Odası Başkanı Ertuğrul Tanrıkulu yaptığı açıklamada; “Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak ne yazık ki; yapmayı hiç istemediğimiz, bizi gerçekten çok üzen, bu konuyla ilgili hiç basın toplantısı yapmasak dediğimiz konu ile ilgili olarak, Edirne Tabip Odası'nın, Hekimler'in ve Türk Tabipleri Birliği'nin fikirlerini, düşüncelerini sizinle tekrar paylaşmak için toplandık. Geçen hafta ne yazık ki bu ülkede 3 intihar meydana geldi. Ve bu intihar eden insanlar hekim arkadaşlarımızdı, meslektaşlarımızdı. Gerçekten çok uzun yıllardır 10-15-20 yıldır biz Türk Tabipleri birliği olarak ve tabip odaları olarak aslında bir çığlık atıyoruz. Ne yazık ki bizi üzen üç intihar aynı güne denk geldi. Üç hekim arkadaşımız yaşamlarına son verdi. İnsan hayatı bizim için çok önemlidir. Ve biz mesleğimizi, eğitimimizi yaparken; mesleğimizde insan hayatını en kutsal bir olgu olarak koyuyoruz ve bu anlamda da insan yaşamını kurtarmak için bütün benliğimizle mücadele veriyoruz. Ama kendi yaşamlarımıza ne yazık ki sahip çıkamıyoruz. Artık Türkiye'deki sağlık sistemi hekimler açısından, sağlık çalışanları açısından bir feryat ediyor, bir çığlık atıyor. 12 yıl ilkokul, ortaokul ve lise, 6 yıl tıp üstüne de 5 yıl uzmanlık okuyoruz. Ve bu ülkenin ilk %10'una giren üniversite seçme sınavlarında ilk %10'una giren puanlar alıyoruz. Ve bütün hayatımız bütün yaşamımızı hiç tanımadığımız, belki de bir daha hiç görmeyeceğimiz insanların yaşamlarını, hayatlarını kurtarmak için feda ediyoruz. Bunu yaparken de aslında insana verdiğimiz değer ile ilgili olarak; insan yaşamına yaşam hakkına saygıyla, sağlık hakkına saygıyla ilgili olarak belki de kendi yaşamlarımızdan ailelerimizden çocuklarımızdan çalıyoruz. Diyoruz ki biz bu mesleğe baş koyduk. Geçen hafta Batman'da Kalp Damar Cerrahi Uzmanı Dr. Engin Karakuş 3 Kalp Damar Cerrahi Uzmanından birisiydi. Adana'da Pediatri Asistanı Dr. Ece Ceyda Güdemek ve İstanbul'da Tıp Fakültesi Öğrencisi Yağmur Çavuşoğlu ne yazık ki hayatlarına son verdiler. İntihar ettiler. Ve bu yaşamlarını sonlandırdıktan sonra aynı günlere denk geldiler. Biz onların yaşamlarını biliyorduk da, Kamuoyu onların arka yaşamlarını, kendi öz yaşamlarını öğrenmek durumunda kaldı. 36 saat nöbet tuttuktan sonra 12 saat çalışmaya devam etmek, 5 yıl içerisinde 1.5'yıl evine uğrayamamak, uzun süre çalışma saatleri ve son 15 yıldır performans denen garabet ve mecburi hizmet. Doktor oluyoruz, pratisyen hekim olarak tıp fakültelerini bitiriyoruz, bir mecburi hizmete tabiyiz. Bu mecburi hizmetten sonra tıpta uzmanlık sınavını kazanıyoruz, Uzman oluyoruz. Tekrar bir mecburi hizmete gidiyoruz. Ben Urfa'da mecburi hizmetimi yaptım. “ dedi.

“HEKİMLER TÜKENMİŞLİK SENDROMU YAŞIYORLAR”

Hekimlerin tükenmişlik sendromu yaşadığını belirten Tabip Odası Başkanı Dr. Tanrıkulu,

“Bir hekimin çalışma süreleri, nöbetlerin uzun sürmesi ve 5 dakikada bir hastaya bak dayatmaları yüzünden hekimler tükenmişlik sendromu yaşıyorlar. Bir hekim poliklinik sırasında 80-90 hasta bakamazsa yeterli bir döner sermaye gelirine sahip olamıyor. Dünya sağlık örgütü; Bir hasta kapıdan içeri girdiğinden itibaren en az 15 dakika ayırmak zorundasın diyor. Ama bizim burada sadece 5 dakika ile sınırlandırıyoruz. Bakın Radyoloji Derneği geçen hafta çok önemli bir açıklama yaptı. Biz son 15 yıldır bir dakikada bir film okumak zorunda bırakılıyoruz. Ve biz bu şartlarlarda insan hayatını kollamak ve korumak zorundayız. Bunun için biz büyük bir stres ve sıkıntı içerisindeyiz. Bizim Hipokrat'ımızın bize ilk söylediği prim yok, önce zarar verme. Ve Türkiye'de çalışan hekimler ve sağlık çalışanları olarak elimiz yüreğimizde iş yapıyoruz. Çünkü acaba bu kadar kısa sürede hastama faydalı olabiliyor muyum? Bu yüzden hastalar son yıllarda tedavi olamamaktan yakınıyorlar. Yani dünyanın hiçbir yerinde hastaneye başvuru sayısını %300 arttırdık diye övünülmüyor. Bir kişi yılda ortalama %8.4 defa hastaneye başvuruyor. Bizim sağlık sistemimiz, bize dayatılan sistem herkes her yere gitsin, durmadan doktora gitsin. Bizde basamak sistemi uygulanmıyor. Hasta 1.basamağı atlayarak aslında aile hekimliğinde çözülebilecek bir sorun için Devlet Hastanesine gidiyor. O da yetmiyor. 3. Basamak dediğimiz Tıp Fakültesine başvuruyor. Böyle olunca gerçekten ihtiyacı olan bir hasta aslında bir nöroloji polikliniğine gittiğimde üzülerek seyrederim o hastaları acaba hangisinde bir beyin tümörü var da normal bir gerilim tipi baş ağrısıyla buraya geldi de arada o hastaya ne kadar süre ayıracak arkadaşım diye düşünürüm. Tomografi sayısı inanılmaz derecede arttı. EMAR sayıları aynı şekilde arttı. Laboratuar sayıları arttı. Biz diyoruz ki emekliliğe yansıyan bir maaş sistemi olsun. Döner sermayeler emekliliğe yansımıyor. Bordroda yazan maaşlar yansıyor. Bunu da sürekli gündeme getiriyoruz. Bu 3 arkadaşımızın aslında bize bir çığlığı, bir mesajı var. Hekimler artık normal koşullarda çalışmak istiyorlar. Sağlık çalışanlarının yıpranma payı olsun istiyoruz. Hekimler ve sağlık çalışanları büyük risk altında çalışıyorlar. Bulaşıcı hastalıklar vb. ile karşı karşıya olduğu halde bizde emekliliğe yansıyan bir yıpranma payımız yok. Ve hekimler artık emekli olmayı düşünemiyorlar bile. Çünkü hekim emekli olduğunda ortalama 2.200 lira bir emekli maaşına sahip olabiliyor ne yazık ki. Emekliliğe yansıyan bir maaşımız olsun istiyoruz. Hastalarımıza yeter sürede ve gönül rahatlığı ile bakabilelim. Özel sağlık kurumlarındaki hasta sayıları nasıl arttı, Türkiye'de parasız bir sağlık sistemi yok. İnsanların cebinden para çıkıyor. SGK PRİMİ ödüyoruz ama bu sefer ilaca eczanede ilaca 1 lira veriyoruz. Devlet hastanesine başvuran bir hastane farkında değil ama 8 lira emekli maaşından veya maaşından kesiliyor. Biz o zaman sağlığımız için SGK'ya niçin para ödüyoruz” dedi.

“ŞİDDET HER GEÇEN GÜN ARTIYOR”

Hekimlere şiddetin her geçen gün arttığını belirten Dr. Tanrıkulu, son 6 ayda 4514 hekimin şiddete maruz kaldığını belirterek, bu konuda özel bir yasa çıkarılması gerektiğini söyledi. Hekimler ile birlikte sağlık çalışanlarının da şiddete maruz kaldığını belirten Dr.Tanrıkulu, “Hekimler çığlık atıyor ve bu çığlık duyulmuyor. Şiddet olayları artıyor, şiddet uygulayanlar serbest kalıyor. Edirne şiddet konusunda en son sıralarda ama bir çok İl'de artış gözleniyor. Bunların önüne geçilmesi gerekiyor” dedi.

Özlem Ceylan

Bakmadan Geçme