'Annem hayatta olduğuma inanamadı'

Kıbrıs Barış harekâtında komando olarak görev alan ve birçok arkadaşının şehit olduğuna tanık olan Gazi İbrahim Aksal, Edirne Haber Gazetesi'ne çok özel anılarını paylaştı.

TAKİP ET

Ahmet İsmailoğlu, İbrahim Aksal, Alaaddin Ak, Fevzi Demir ve daha birçoğu…. Kıbrıs Barış Harekatı'nda kimi yaralanarak bacağını, kimi ise kolunu kaybeden gazilerden.

Vatani görevi yapmak için Kıbrıs'a giden ve sonrasında Kıbrıs Barış Harekâtı'nda komando olarak savaşan İbrahim Aksal, gazetemiz muhabirlerinden İpek Deniz ile özel bir röportaj gerçekleştirdi.

“Biz barış ve özgürlük için gittik”

Savaşta iken çoğu şeyden haberimiz yoktu diyen Aksal, “Türkiye, Garanti Antlaşması'na dayanarak ve adadaki Türklerin güvenliğini de dikkate alarak 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs Barış Harekat'ı başlamıştı. Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı önlenmiş oldu ve Kıbrıs Türk halkının varlığı güvence altına alınırken, Türk Barış Harekâtı, aynı zamanda Yunanistan'da cunta idaresi de bitirmiş. Harekât, Ecevit- Erbakan koalisyonun birlikte başardığı bir işti. "Ayşe Tatile Çıksın" parolasıyla başlatılan harekât, Bülent Ecevit' in "Biz aslında savaş için değil barış için ve yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için Ada'ya gidiyoruz" sözleriyle tüm Türkiye'ye duyurmuş. Tabi biz bunları bu kadar detaylı bir şekilde sonra öğreniyoruz” dedi. 20 Temmuz 1974 Kuzey Kıbrıs Barış Harekâtı öncesinde Kıbrıs adasında askerlik yapan İbrahim Aksal, o günleri adeta tekrar ordaymış gibi yaşayarak anlattı.

“Meğer Şehit olmuşlar”

Vatani görevimizi yapmak için gittiğimiz yerde kendimizi savaşın ortasında bulduk diyen Aksal şunları kaydetti: “8 ay eğitim gördükten sonra Kıbrıs'a gönderildik. Seçilmiş olan askerlerdendik biz. Kıbrıs'da o zamanlar Yunanlıların kendi aralarında bir çatışma mevcuttu. 15 Temmuz 1974'de, Yunan hükümeti tarafından desteklenen, Yunanlı subayların yönetimindeki Rum Milli Muhafız Ordusu ile EOKA Kıbrıs'ta bir darbe yaptı. Orada yaşayan Türkler de bundan etkilendi. Yunanlıların aralarında yaşadığı bu çatışma bizleri de etkiliyordu. Havan mermileri top mermileri bize düşmeye başladı. Gerilim çok yüksekti. Türkler'i öldürmeye başladılar. Alay'da 550 kişiden 15 kişi kaldık. Arkadaşlarımın teskere aldığını düşünüyordum. Halbuki şehit olmuşlar haberim yok.”

“Nasıl bir iman gücüydü bilmiyorum”

Savaş anından tüyleri ürperten bir anı anlatan Aksal şunları söyledi: “Her yerimiz tanklarla çevriliydi. Bölüğümüz dağılmıştı. Ne yapacağımızı bilemez bir vaziyetteydik. Komutanımız: ‘Geri döneceğimize burada savaşıp aslanlar gibi şehit olalım' dedi. O sözden sonra kendimi tankın önünde buldum. Elimdeki silahla tanka kurşun sıkıyorum. Bir baktık destek geldi. Bizim tankları gördük. İnanamadık. O şekilde kazandık ve kurtulduk. Çok şükür”

“Ağlayamıyorsunuz bile”

Beş dakika öncesinde ölürsem altın dişimi al diye şakalaştığı arkadaşının kollarında öldüğünü söyleyen Aksal, “Çoğu arkadaşım yanımda, kollarımda şehit oldu. İnsan ağlayamıyor bile öyle bir an ki yaşamayan anlayamaz. Donup kalıyorsunuz. Elinden bir şey gelmiyor. Bırakıp gitmek zorundasın yardım çağırıyoruz ama gelen olmuyor tabi” ifadelerini kullandı.

Aksal, çok kötü anlar yaşadıklarını, sürekli etrafta yakılmış insan bedenleri gördüklerini ve Türklerin aslında ne kadar merhametli olduklarını anladığını söyledi.

“Türk Askeri'nin Merhameti”

Cehennem ateşinin içindeydik hiç kurtulamayacağımızı düşündüğüm anlar olduğunu gözleri dolu bir şekilde dile getiren Aksal, “Hepimiz çok gençtik. Vatani görevimizi yapmak için Kıbrıs'taydık. Ancak orada bulunan insanların Türkler'e karşı bakış açısı kötüydü. Bizi barbar olarak görüyorlardı. Öyle şeyler gördüm ama anlatmak istenmem. Kadınların, gençlerin diri diri yakıldığını ve öldürüldüğünü gördük. Biz oraya gittiğimizde herhangi bir sorunla karşılaşmıyorduk fakat bizim tarafımıza geldiklerinde barış gücünün askerleriyle birlikte geliyorlardı. Çok ama çok korkunç anlar yaşadık. Bize yapılan zulme karşılık sivil insanları öldürmedik. Ben kendim hamile ve kucağında çocuğu olan bir Yunanlı kadını buldum ve arabasına bindirip saçının tek teline bile zarar vermeden yurduna geri gönderdim. Şehit ve gazi arkadaşlarımdan Allah bin kere razı olsun. Tanımadıkları insanlar için canlarını hiçe sayıp vatanlarını korudular. Savaş kelimesi ağıza kolay alınıyor belki ama yaşaması ve sonrasında etkisi geçmek bilmiyor. Allah bu ülkeye bir daha öyle günler yaşatmasın” şeklinde konuştu.

“Savaş bitiyor ama etkisi geçmiyor”

Harekât bitip evine döndükten tam bir yıl sonra kendisine yavaş yavaş geldiğini ifade eden Aksal, “Annem televizyonda yüzlerce şehit var haberleri görüp Ankara'ya gitmiş. Yetkililere, ‘Ben size sağlam verdim ölmüş bile olsa ölüsünü bana verin' demiş. Beni öldü şehit oldum sanmışlar. Eve döndüğümde ahtım vardı kapıyı öptüm. Kapıyı açan yeğenim, ‘Amcam ölmemiş' diye bağırdı. Annem beni görünce zaten bayıldı. Eve dönmeyi bırakın, sağ çıkmayı bile düşünmüyordum. Savaş kelimesi ağıza kolay alınıyor belki ama yaşaması ve sonrasında etkisi geçmek bilmiyor. Allah bu ülkeye bir daha öyle günler yaşatmasın” dedi.

Aksal, isteseler orayı tamamen işgal edebileceklerini ama emirlere uymak zorunda olduklarını, orada olma amaçlarının barışı sağlamak olduğunu ve bunu da yerine getirdiklerini söyledi.

“Şimdi Savaşa Gideceksin Deseler, Bir Dakika Durmam”

Yaşadıklarını hala unutamadığını ama bu vatan için her şeyi yapacağını belirten Aksal, “O kadar kötü şeyler yaşamamıza rağmen bu vatan için şimdi canını ver deseler veririm. Türk insanı vatanını, milletini, insanlarını, topraklarını her zaman korur. Bu toprakları kimseye vermez. İlelebet de bu böyle olacaktır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Barış ve Özgürlük Bayramı kutlu olsun” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Barış Harekatı'nın 44. Yıl dönümünde tüm Türkiye'de anıldı.

İpek Deniz

Bakmadan Geçme