Alman Televizyonları peşinde
Edirne Belediyesi Ulaştırma Hizmetleri'nde çalışan Alp Arslan Erzen'in öyle bir plak koleksiyonu var ki, Almanya'nın köklü televizyon kanalı RTL bile bu koleksiyonun peşinde.
En son dijital teknolojilerde bile yakalanamayan ses kalitesi ve nostaljik formasyonuyla bir çok müzikseverin ilgisini çeken pikap ve plaklar, Alp Erzen’in hayatında en çok yer kaplayan olgu. 6 yaşında başlayan bir hobi, günümüze çok güçlü bir tutku ve çok büyük bir koleksiyon olarak, geliştirilerek taşınmış.
Henüz 6 yaşındayken teyzesinin plakları ve pikabına göz koyan Erzen, 7 yaşında bu pikabı ve plakları teyzesinin kendisine hediye etmesiyle koleksiyonuna başlamış. Şu an 37 yaşında olan Alp Erzen, 30 yıldır sürdürdüğü tutkusunda 4 bin plağa ulaşmış. Hafif Batı Müziği ve Türk Sanat Müziği ağırlıklı koleksiyonunu satın almak isteyenlerin başında ünlü Alman TV Kanalı RTL bulunuyor. Özenle topladığı koleksiyonunu satma konusunda çok emin olmadığını belirten Erzen, “Kendimi bildim bileli bu koleksiyon var. Bu koleksiyon benimle birlikte büyüdü. Onu satarsam hayatımın çok büyük bir bölümünü, hatta müzisyenlik hayatımın tamamını da satmış gibi hissedeceğim.” Şeklinde konuşuyor.
MÜZİSYENLİK VE MÜHENDİSLİK BİR ARADA
“Benim müzik tutkum çok küçük yaşta başladı.” diyen Erzen, henüz ilkokuldayken mahalleden geçen 1. Murat Lisesi Bandosu’nun peşine oyuncak davuluyla takılmasını da ilk müzisyenlik deneyimi olarak anlatıyor.
Lise yıllarında bateri çalmaya başlayan Erzen, “kredili sistem” sebebiyle birçok farklı lisede eğitim görmüş. Bir yandan da Endüstri Meslek Lisesi Bandosu’na ritim eğitimi veren Erzen, bu okuldan mezun olmuş. 90’ların ilk yarısında, Ulusal bayramlarda Endüstri Meslek Lisesi bandosunun hem sırasını beklerken çaldığı oyun havalarında, hem de geçit sırasında halkı coşturan başarılı performanslarında Erzen’in payı büyük.
Endüstri Meslek Lisesi’nden mezun olan Erzen, bugün bile birçok özel kolej mezununun rüyalarını süsleyen bir Üniversite ve bölüm kazandı. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliğini kazanan Erzen, bir yandan okuyup mühendisliğe hazırlanırken bir yandan da Türkiye’nin en ünlü isimlerinin menajeriğini yapan Anuş Bakış ile tanışarak hayatının fırsatını yakaladı. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra yine Boğaziçi Üniversitesi’nde Elektronik Mühendisliği bölümünde yüksek lisans yapan Erzen, bu zaman dilimi için müzikal hayatının da doruğuna ulaştı.
KENDİNİ SAHNEDE BULDU
Üniversiteyi kazanıp İstanbul’a yerleşen Erzen’in baterideki yeteneği ve ritim duygusunun gelişmişliği, Anuş Bakış’ın dikkatini çekince hayatını çok farklı bir yöne sürüklemiş.
80’lı yılların sonunda ve 90’lı yılların başlarında hit olan neredeyse tüm yerli albümlerin çıkış noktası olan Raks Marşandiz stüdyolarına yapılan bir ziyarette can sıkıntısından bir bateri başına oturan Erzen, farkında olmadan o sırada toplantıda olan bir çok ünlü ismin dikkatini çekmiş. Anuş Bakış’la toplantı yapmakta olan Cem Karaca, Barış Manço, Levent Yüksel, Sertab Erener, Zerrin Özer, Ajda Pekkan, Nilüfer ve Erkin Koray’ın, toplantı çıkışı şans eseri dinlediği Alp’e “kabul edersen seni eğitime alalım, sen de bize stüdyo kayıtlarında bateri çal” teklifini yapan ünlü isimler, henüz 18 yaşında olan Erzen’in hayatını bambaşka bir yöne çekmiş. Verilen 1 yıllık eğitim sürecinde stüdyoda kaydedilen bir çok albüme de ritim altyapıları yazan Erzen, Rumeli Hisarı Konserleri’nde Ajda Pekkan’ı dinlemeye gittiğinde hiç beklemediği bir sürprizle karşılaştı. Konseri izlemeye birlikte gittiği Anuş Bakış, eline bagetleri tutuşturup kendisini sahneye ittiğinde, müzikal anlamda ilk profesyonel canlı performansını sergiledi.
Bateristiyle konserden hemen önce anlaşmazlık yaşayan Ajda Pekkan’ın arkasında Rumeli Hisarı’nda çalan Erzen, ilk iki şarkıda acemilik gösterse de sonrasında sahneye alışarak konseri kurtaran isim oldu. 1993’te bu başarılı performansı sergileyen genç müzisyen, Türk Pop Müziğine ve 90’lı yıllara damgasını vuran birçok albüme emek harcadı. Bu albümler arasında Sertab Erener’in Lâl ve Sertab Gibi albümleri, Levent Yüksel’in Med Cezir albümü ve Zerrin Özer’in Paşa Gönlüm albümü yer almakta.
Müzikal anlamda yükselişini sürdürürken bir yandan da kendine beyaz perdede yer bulan Erzen, Altın Portakal alan Gişe Memuru filminin yanı sıra, 3 Mevsim, Düşlerin Ötesinde, Bahar ve birkaç kısa metrajlı filmde de yer aldı.
Erzen son olarak 2011’de Zerrin Özer’in Edirne’de vermiş olduğu konserde bateri çaldı.
KARA GÜNLER VE EDİRNE’YE DÖNÜŞ
Müzikal hayatında zirveye doğru yükselirken büyük bir şanssızlık yaşayan Erzen, bütün birikimini sağlığı için harcamak zorunda kaldı. Önemli bir hastalıktan kurtulmak ve hayata tutunmak için gördüğü tedavi, hem vücudunun neredeyse tüm direncini, hem de müzikal hayatında oluşturduğu tüm maddi birikimini bitirdi.
Hastalığının ardından daha sakin bir hayat yaşaması gerektiğini fark eden Erzen, memleketi Edirne’ye, ailesinin yanına döndü. Bilgisayar ve Elektronik Mühendisliği diplomalarını boşuna almadığını düşünerek açtığı bilgisayar firmasını birkaç yıl çalıştırdıktan sonra kapatan Erzen, şu an Edirne Belediyesi Ulaşım İşleri biriminde çalışıyor.
HOBİDEN TUTKUYA 30 YIL
Alp Erzen, 7 yaşında teyzesinin hediye ettiği pikap ve plaklarla başladığı müzik serüvenini şimdi sadece evinde müzik dinleyerek ve ritim dersleri vererek sürdürüyor. 4 bin civarında sayıya ulaşan ve neredeyse tamamı klasikleşen plak koleksiyonunu satın almak isteyen bir çok koleksiyoncu arasında en önemlisi olan Alman RTL televizyonu, sonuca en çok yaklaşan isim.
İki üniversite bitirerek Bilgisayar Mühendisi ve Elektronik Mühendisi olan Erzen, bu bilgilerini tutkuya dönüşen hobisi için kullanıyor. Hurda pikap parçalarını kullanarak değişik şekillerde pikaplar yapan Erzen, son olarak bir arkadaşına hediye etmek için dizüstü bilgisayar şeklinde bir pikap yapmış.